Vergi borcunun doğması sonucu, doğan verginin ilgili
mükellef tarafından ödenmesi genel kuraldır.
Ancak, bazen kanun koyucu tarafından asıl mükellef yerine
üçüncü şahısların da vergiden sorumlu tutulması öngörülebilir. Zaten çeşitli
vergi kanunlarında da, asıl mükellef olmadıkları halde, üçüncü şahısların,
ilgili vergiyi ödemekten sorumlu tutuldukları görülmektedir. Esas olarak gelir
vergisinde ve özellikle maaş ve ücretlerin vergi borcunu ödemesi açısından
başvurulan bu usule stopaj veya kaynakta tevkif usulü denilir. Burada vergi
borcu, vergi mükellefi olan işçi ve memur tarafından bizzat değil, fakat vergi
sorumlusu denilen üçüncü şahıs tarafından ödenir. Yine; mükellefin yerine
getirmekle yükümlü olduğu şekle ve usule ilişkin şartların vergi sorumlusu
tarafından yerine getirilmesi söz konusudur. Yani, vergi sorumlusu, verginin
ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap ve sorumlu olan
kişi durumundadır. Bu vergi sorumlusuna bazı yazarlar mutavassıt ödeyici de
demektedirler.
Stopaj usulünde vergi, asıl borçludan değil, vergi
sorumlusundan talep edilir. Bu yolla, gelir daha sahibinin eline geçmeden önce
vergilendirilmiş olmaktadır. Yani, işçiye veya memura ücret veya maaş ödeyen
işveren, daha bu ödemeyi yapmadan önce, işçi veya memurun aldığı ücret veya
maaştan kanunen ödemesi gerekli olan gelir vergisini kesecek ve yasal süre
içinde bu kestiği vergileri bir muhtasar beyanname düzenleyerek vergi dairesine
ödeyecektir. Anlaşılacağı üzere burada işçi veya memur kanuni mükelleftir,
fakat onların adına ve hesabına vergilerini ödeyen ve muhtasar beyanname veren
işveren vergi sorumlusu (veya mutavassıt ödeyici)dur.
Vergilerin tahsilini daha kolay ve garantili şekilde
gerçekleştirmek, küçük matrahların vergiden kaçırılmasını önlemek, maliye
idaresinin ve vergi mükellefinin işlem yükünü azaltmak, verginin, gelirin
doğuşundan çok kısa bir süre içinde maliye dairesine geçmesini sağlamak ve
nihayet verginin mükellef üzerindeki psikolojik etkisini gidermektir.
Türkiye’de stopaj usulüne göre, maaş ve ücretlerden kesilen
vergi tutarının, ertesi ayın 20. günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine
muhtasar beyanname ile birlikte verilmesi genel kuraldır. Aynı şekilde Kurumlar
Vergisi Kanununa göre, dar mükellefiyete tabi olan kurumlarda ücretler, serbest
meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları, gayri
maddi hakların satışı, devri ve temlikinden alınan değerler kurumlar vergisi
tevkifatına tabidir. İşte bu kanunlardaki hükümlere göre vergi sorumlularının
ödediği vergi borcu, kendilerinin borcu değildir, ama gerçek vergi
mükelleflerinin vergi borcunu kesip vergi dairesine yatırmaları söz konusudur.
Gelir Vergisi Kanununa göre; vergi sorumlusu olup stopaj
usulü gereğince vergi mükelleflerinin vergi borcunu ilgili vergi dairesine
yatırması gereken kurum ve kişiler şunlardır : Kamu idare ve müesseseleri,
iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, dernekler,
vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, gerçek gelirlerini beyana
mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya
zirai işletme hesabına göre tespit eden çiftçiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder